Günümüzde çocukların çoğunluğu doğa ile bağ kurabilecekleri açık alanlara erişememekte, zamanlarının büyük bir çoğunluğunu kapalı ortamlarda geçirmektedirler. Eğitimlerini dört duvarla çevrili sınıflarda alırken oyunlarını da yine kapalı mekânlarda veya ekran karşısında oynamaktadır. Böylece gerçek bir öğretmen olan doğanın onlara sunacağı birçok öğrenme deneyiminden mahrum kalmaktadırlar. Diğer yandan özellikle küçük yaşlarda doğa ile etkil2eşim içinde olamayan çocukların büyüdüklerinde de doğa ile bağ kurmada zorlandıkları bilinmektedir. Bununla birlikte doğadan yoksun büyüyen çocuklar her türlü böcek vb. canlılardan tiksinip korkarken, doğa ile etkileşim içerisinde olan çocuklar bu canlılarla çeşitli deneyimlere sahip oldukları için o canlıların doğanın bir parçası olduğunu ve hatta ekolojik sistem için gerekliliklerinin farkına varabilmektedirler (Gutek, 2004).
Global bir sorun olarak karşımıza çıkmakta olan doğaya yabancılaşma doğal kaynakları hor kullanma, canlılara zarar verme çevre kirliliği vb. gibi sorunların oluşmasına yol açmaktadır. Bunun için doğa sevgisinin ve doğayı koruma içgüdüsünün temellerinin erken çocukluk döneminde atılması gerekmektedir. Bireylerin içinde yaşadığı gezegene karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk bilincinin oluşması için öncelikle doğa ile kurulan bağın güçlendirilmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalar erken yaşta doğa ile kurulan duygusal yakınlık ve bağın doğayı korumada kilit rolü olduğunu belirtmektedir (Kals & Maes, 2002 ). Bu nedenle çocukların doğaya ilişkin olumlu ve sürekli tutum geliştirmelerini sağlamak için çocuklar erken yaştan itibaren doğa ile buluşturmak büyük önem taşımaktadır.
1950’li yıllarda İskandinav ülkelerinde ortaya çıkan ve kısa zamanda tüm dünyada yaygınlaşan Orman Okulu yaklaşımı ülkemizde de hızla yaygınlaşmaktadır. Seçkin bir eğitim türü olan Orman Okulu modelinde çocuklar ve eğitimciler belli prensipler etrafında birleşir.
Orman okulu modelinin, İngiltere Orman Okulları Topluluğunca saptanan 6 ana prensibi vardır. Söz konusu prensipler şöyledir;
1. Orman okulu modeli ormanlık alanda, ağaç sayısının çok olduğu veya doğal açık havada yapılandırılmayan bir ortamda uzun müddetli olarak gerçekleştirilen ve sıkça gidilen ortamlardır. Bu okulların temelleri adapte olabilme kabiliyeti, planlar yapabilme, incelemeyle gözlem kabiliyetine sahip olmaya dayanmaktadır. Ormanlık alana giden çocukların haftada bir günü burada geçirmesi istenir. Ancak bu olanaklı değilse minimum 2 haftada bir gün olmak üzere tüm mevsimlerde, koşullarda ormanlık alanda eğitimlerin yapılabilmesi sağlanmalıdır. Söz konusu model, öğretmenin gözlem yeteneğiyle ve çocuklar ile gerçekleştireceği işbirliğini içeren bir sistemdir. Orman okulu modelinin aktif olarak öğrenilmesine yönelik olarak çocuklara öğrenme aşamaları sıra ile ve açık bir biçimde izah edilmelidir. Orman okullarında özel bir temel bir program bulunmaktadır. Söz konusu planlamada ilerleyen proseslerde gerçekleştirilecek çalışmalar uygulama esnasında gerçekleştirilen gözlemlerle biçimlendirilmektedir.
2. Orman Okulu öğrenciyle tabiat arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesini temin etmek üzere orman ya da ağaçların yoğunlaştığı yerlerde faaliyetlerini yerine getirmektedir. Çocukların ormanlık alanda bulunması onlara keşfedilecekleri ve araştırmalar yapabilecekleri yeni bir alan imkânı sunar. Bundan dolayı zengin bir çevresi bulunan söz konusu sahalar orman okuluna uygundur. Bu programların çevre üzerindeki tesiri sürekli olarak gözlemlenmektedir ve saha yönetimine yönelik planlar çizilmektedir. Orman okulu programında eğitim alan çocuklar bireysel tecrübeler sağlayıp ileride yetişkin oldukları zaman doğayla yaşam boyu pozitif ilişkiler kurabilmektedir. Öğrencilerin yaratıcıklarıyla üretkenliklerine yönelik olarak gereken motivasyon kaynağı da tabiattaki kaynaklardır.
3. Bu yaklaşım, öğrencilerin tüm gelişim sahalarını destekler. Özgüvenli, bağımsızlaşabilen ve yaratıcılık kabiliyeti artmış yetişkin olmalarını sağlar. Bu okullardaki etkinliklerle gündelik hayattaki tecrübelerle alakalı bağlantılar kurabilmek hedeflenmektedir. Bu program çocukların fiziki, toplumsal, zihni, öz bakım, dilsel gelişim sahalarını geliştirmektedir.
4. Bu yaklaşım öğrencilerin içinde bulundukları çevreyle gelişimlerine göre, risk alması beklenir. Bu yaklaşımda öğrencilerin farklılıklarına dikkat edilip, ferdi olarak programlanır. Ormanlık alanlarda tercih edilen “balta, halat, ateş vb.” risk içeren aktivitelerde çocukların güvenliğinin sağlanmasının ardından bütün tedbirler alınarak uygulamalıdır. Eğitim programlarında faaliyette bulunmadan öğretmenlerle çocuklar için risk-yarar analizleri işbirliği içinde yapılmalıdır.
5. Orman Okulu eğitimlerinin yapıldığı alanda çalışmalarda bulunan, kendisini geliştirmeye açık olan, eğitimini tamamlayan öğretmenlerce tatbik edilmektedir. Söz konusu eğitim yaklaşımını uygulamak üzere eğitimci olabilmek üzere minimum 3. düzeyde orman okulu yaklaşımıyla alakalı eğitimler almış olması lazımdır. Çocuklar ile ormanlık alanda eğitimler verebilmek üzere bir eğitimcinin 7 öğrencinin sorumluluğunu üstlenmesi lazımdır. Eğitmenlerle ve çocuklarla beraber ormanlık alanda gerçekleştirilecek çalışmalara yardımcı olmak için katılacak yetişkinlerin veya anne babaların uygulamalara dâhil olmadan evvel çocuklarla beraber aktivitelere uygunluk düzeylerinin saptanması lazımdır. Modelde, eğitimcilerin açık havada karşı karşıya kalabilecekleri bir sorun için ilkyardım sertifikası almaları lazımdır.
6. Bu yaklaşımla yapılan eğitimde öğrencilerin gelişimsel alanlarıyla öğrenme süreci için öğrenci merkezli çalışmalar vardır. Uygulamalar, öğrencilerin ilgileriyle gereksinimleri çerçevesinde öğrenci merkezli olarak bir program oluşturulmalıdır. Bu okullarda oyun oynamakla seçim yapmak ana ögelerdir. Söz konusu yaklaşımla öğrencilerin gözlemleme kabiliyeti gelişmektedir. Söz konusu modelde, değerlendirme evresinde, duygusal gelişimin desteklenmesiyle gelecekte planlar yapabilmek üzere mühim bir yere sahiptir (Kabar,2022).
Bu ilkeler ve bu ilkelerin oluşturulmasına katkı sunan kuramlar düşünüldüğünde, Orman Okulu Modelinin kuramsal temelleri bağlamında ele alınması önemli olan kuramların başında sosyal yapılandırmacı kuramın geldiği söylenebilir. Sosyal yapılandırmacı kuram, gerçekliğin sosyal değişim ve anlam üretme yolu ile oluştuğunu savunmaktadır (Gergen, 2015).
Kaynakça
Gergen, K. (2015). An invitation to social construction( Third edition). Sage Publications.
Gutek, G. (Ed.). (2004). The Montessori Method: The origins of an educational ınnovation: Including an abridged and annotated edition of maria montessori’s the montessori method. Rowman & Littlefield Publishers.
Kabar, E. (2022). Farklı ülkelerde orman okullarının çocuğun gelişimine etkisi ve öğretmenin rolü ile ilgili öğretmen görüşlerinin incelenmesi. [Yüksek Lisans Tezi, KTO Karatay Üniversitesi]. http://hdl.handle.net/20.500.12498/5463
Kals, E., & Maes , J. (2002). Sustainable development and emotions. P. Schmuck (Ed.), Psychology of sustainable development (1. Baskı, s. 97-122) içinde. Kluwer Academic Publishers.

